Çevre Raporu Komisyonu
Ahmet Soysal,
Erhan Karaçay,
Tahir Öngür
Uzun bir evrim sürecinden geçen, doğa ve doğanın yapısında barındırdığı tüm canlılar, günümüzde yaşanan ve büyük oranda gelişmiş ülkeler olarak da nitelendirilen merkez kapitalist ülkelerin üretim ve tüketim ağı içinde neden olduğu yıkımdan büyük zarar görüyor. Dünya nüfusu XXI. yüzyılın ilk çeyreğinde de artışına büyük bir hızla devam ederek 8 milyara ulaştı. Artan nüfusla birlikte kapitalist üretim ve tüketim ilişkileri içinde yaratılan talepler artmış ve bu nedenle de çevresel kaynakların yağmalanması hızlanmıştır. Merkez kapitalist ülkeler, vahşi bir hızla ilerleyen sanayileşmeleri sonucu gereksinim duydukları enerji ve hammadde kaynakları için özellikle çevre kapitalist ülkelerdeki doğal ve çevresel kaynaklara el koyarak sömürmüştür, sömürmeye de devam etmektedir. Bu sömürü sonucu gelişmekte olan ülkeler olarak da nitelendirilen çevre kapitalist ülkelerin doğal ve çevresel kaynaklarına gelişmiş ülkeler olarak bilinen merkez kapitalist ülkelerce el konulmuş ve bu kaynaklar sömürülürken geride bu sömürünün sonucu olarak ortaya çıkan dev çevre sorunları bu ülkelerin üzerine bırakılmıştır, bırakılmaya da devam etmektedir. Ekolojik bakış açısıyla, kapitalist sistemin yarattığı sömürünün bir sonucu olarak, doğa üzerinde de bir sömürü yaratılmıştır ve bu sömürü günümüzde ülkemiz ve çok sayıda çevre kapitalist ülkede zirveye ulaşmıştır. Kapitalist sistemin yarattığı tahakküm ilişkisi ortadan kalktığında doğanın artık zirveye varmış sömürülmesi de son bulacaktır. Doğayı korumanın yolu, temiz teknoloji ya da kirliliklerin temizlenmesi değil, daha az üretim, yani temelde doğanın üretim aracı olarak kullanılmasının son bulmasıdır. Giderici değil önleyici, sorunlar ortaya çıkmadan önce engelleyici bir mekanizma gerekmektedir.
Ülkemiz de bu sömürüden ve sömürü sonucu gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilen merkez kapitalist ülkeler yaratılan çevre sorunlarından son dönemde artan oranda payını almıştır. Çevre ve doğal yaşamı bu tahakkümden kurtarmak için kapitalist sistemin ve onun getirdiği
üretim ve tüketim ilişkilerinin terk edilmesi gereklidir. Ülkemizi de son yıllarda etkisi altına alan ve temiz teknoloji ya da oluşan kirliliklerin temizlenmesine dayalı yeşil ekonomi yaklaşımları ile oyalanmanın zaman kaybından öteye bir yararı yoktur.
Yeni Cumhuriyet’te,
1) Doğal ve çevresel kaynakların kullanımında merkezi ve yerel planlama esas kabul edilecektir. Planlama toplumun temel gereksinimlerine dönük olarak yapılacak ve toplum için gereksiz olan ve çevre-sağlık sorunlarına neden olabilecek doğal kaynakların kullanılmasına izin verilmeyecektir. Buna bir örnek vermek gerekirse bir fosil yakıt olan kömür yataklarının üzerine termik santraller Yeni Cumhuriyet’te asla kurulmayacaktır.
2) Çevresel ve doğal kaynakların değerlendirilmesi için yapılacak planlamada toplumsal gereksinimlerin yanı sıra yerel duyarlılıklar da dikkate alınacaktır. Yani cumhuriyetimizde Afşin-Elbistan Termik santralleri gibi yatırımlar olmayacak, 30 yıldır merkez kapitalist ülkelerin şirketlerince yapılan ve yapılmaya çalışılan siyanürlü altın madenciliğine izin verilmeyecektir.
3) Ayrıca yapılacak planlama kapsamında Kaz Dağları, Doğu Karadeniz Yaylaları, Munzur Vadisi, Aydın Ovası gibi doğal ve tarihi güzellikleri barındıran özellikli bölgelerde başta madencilik olmak üzere tüm çevresel müdahalelere izin verilmeyecektir.
4) Planlama kapsamında ülkemiz geleceğe dönük enerji gereksinimi ortaya konacak ve bu enerji gereksiniminin, öncelikle enerji verimliliği uygulanmak üzere, fosil yakıtlar dışındaki kaynaklardan toplumun da onayı alınarak sağlanması düşünülecek, nükleer güç santral macerasından kesinlikle vazgeçilecektir.
5) Yeraltı ve yerüstü tatlı su kaynaklarının korunması ve tamamen ekosistemin ve onun bir parçası olan toplumun ve bölge halkının gereksinimleri doğrultusunda kullanılmaları sağlanacaktır.
6) Toplumun gereksinimleri doğrultusunda geliştirilecek teknolojinin ekosistemlere olumsuz bir etkisinin olmamasına dikkat edilecek ve toplumların yaşam kalitesini yükseltmeye dönük olmasına özen gösterilecektir.
7) Yeni Cumhuriyet’te; tüm bireylerin canlı-cansız doğanın bir parçası olduğu bilinciyle hareket etmesi sağlanacaktır.
8) Yeni Cumhuriyet’te sürekli büyüyen ve doğal kaynakları yok eden bir ekonomi değil, büyümenin olmadığı ve toplumun temel gereksinimlerinin karşılandığı bir ekonomi hedeflenecek ve tüketim toplumu özellikleri terk edilecektir.
9) Son yıllarda artan kentleşme yerine daha küçük yerleşim birimlerinin geliştirilmesine öncelik verilecektir. Çünkü kentler, belirli noktada, nispeten küçük alanlarda büyük nüfus birikimleri yarattığından ekolojik dengeyi bozar; başta hava, su ve toprak kirliliği gibi çevre sorunlarının katlanarak ortaya çıkmasına yol açar.
10) Ağırlaşan çevre, kent ve bunlara bağlı sağlık problemleri emekçilerin yaşamını daha fazla zorlaştırmaktadır. Kentsel dönüşüm, rant devşirme yöntemi olarak hayata geçirilmektedir. Yeni Cumhuriyet’te kentsel projeler çevre ve sağlık sorunları yaratmayacak şekilde ve emekçilerin talepleri doğrultusunda gerçekleştirilecektir.
11) Yeni Cumhuriyet’te hızla çölleşen, rüzgar ve su erozyonu oranı yüzde 75 civarında olan topraklarımızın, iklim değişikliğiyle birlikte ekosistem dengesinin daha fazla bozulması; toplum sağlığı ve gıda güvenliği tehlikesini artıracağından, sınıf mücadelesiyle birlikte politik bir program-kamucu bakış açısıyla çözüm aranacaktır.
12) İklim değişikliği nedeniyle yağış rejimindeki dengesizlik sonucu toprakta azalan su oranı ve yanlış tarımsal üretimler sonucu taban suyunun çekilmesi nedeniyle tuzlulaşma-çoraklaşmanın önlenmesi, sulama suyu kaynaklarının planlı-etkin kullanımı, toprak ıslahı ve erozyon önleyici tedbirlerin alınması, bilimsel yöntemler kullanılarak sağlanacaktır.
13) Geçmişte olumlu çalışmaları olan ve şu anda kapatılmış olan, kamusal tarım-toprak-su teşkilatı vb. araştırma merkezleri tekrar kurarak, toprak ıslah edilecek, iklim değişikliği göçleri önlenecek, kültürler korunarak, tohum-bitki ve hayvan üretimi planlanacaktır.