Kategoriler
Açıklama

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde işçi sınıfının mücadelesini selamlıyoruz

Dünya işçi sınıfı bu yıl 1 Mayıs’a yükselen bir mücadele pratiğiyle giriyor. Mevcut sistemin emekçilere verebileceği hiçbir şey kalmamış durumda. Hatta sosyal-demokrat siyasetlerin bile toplumun çoğunluğunu oluşturan ücretli katmanlara vaat edebileceği pembe bir gelecek umudu dahi artık ortada yok.

Sorun sadece neoliberal modelin daha toplumcu bir alternatifini bulmaya sermayenin ve yönetici sınıfların yanaşmamasından ibaret değil. Sorun, şu ya da bu birikim modelinde değil; doğrudan doğruya kapitalist sistemin mevcut eşitsizlikleri ilanihaye sürdürebilme olanaklarını tüketmiş olmasında. Sistemin egemen sınıfları kitleleri ikna etme güçlerini hızla tüketmiş durumdalar. İdeolojik hegemonyalarını kurmakta ve sürdürmekte artık çok zorlanıyorlar. Bu nedenle toplumların çoğunluğunu oluşturan emekçi kitleler arayışta.

Bu nedenle de sermaye sınıfları, ırkçı-dinci-kimlikçi siyasetler üzerinden emekçi sınıfları bölme derdindeler. Emekçilerin bu tükenmiş sistemin gerçek alternatifine yani sosyalizme meyletmelerine ne olursa olsun engel olmak istiyorlar.

Ve gene aynı nedenle sistemin egemen güçleri doğrudan veya dolaylı vekalet savaşları üzerinden halkları yeniden birbirine düşürmeye, dünyanın zenginliklerini daha acımasızca yağmalamaya girişmiş durumdalar. Bunu ancak halkların sosyalizm ülküsünde birleşmeleri durdurabilir.

Bu sanıldığından daha yakındır ve mümkündür çünkü dünyanın emekçi halkları yeniden sistemi sorgulamakta birleşmeye başlamışlardır. Toplumların tüm emekçi güçlerini kapitalizmin ve onun uzantısı emperyalizmin karşısına dikilmek üzere örgütlemek de sosyalistlerin/komünistlerin işidir.

Türkiye’de bu yıl 1 Mayıs ile 14 Mayıs tarihleri aynı mücadele ekseninde bütünleşti. 14 Mayıs’ta gerici ve emek düşmanı bir dinci ittifakı uzun süredir yapışmış olduğu iktidardan indirmek öncelikli gözüküyor. Ancak bizler bunun yeni bir sınıf mücadelesinin de başlangıcı olacağını biliyoruz. Çünkü bugünkü iktidar alternatifi muhalif ittifak, ne mevcut neoliberal programa bir alternatif öneriyor ne de AKP’nin tahrip ettiği Cumhuriyet’in aydınlanmacı geleneğine sahip çıkıyor. O halde aydınlanma ve sosyalizm mücadelesi ancak ve ancak emekçilerin sosyalist bir eksende örgütlenmesiyle mümkündür. Bu bağlamda,

  • Laiklik ilkesi tüm topluma ve devlet kurumlarına yerleşinceye kadar mücadele edilmeli, tarikatlar/cemaatler bir daha baş kaldıramayacak şekilde dağıtılmalı, Diyanet bir gericilik yuvası olmaktan çıkarılmalıdır;
  • Tüm ekonomik ve sosyal politikalar emeğin çıkarları ekseninde yeniden düzenlenmelidir;
  • Devletçilik politikaları benimsenmeli, özelleştirilen KİT’ler geri alınmalıdır;
  • ABD üsleri kapatılmalı, NATO’dan çıkılmalı, tüm bağımlılık yaratan anlaşmalar yırtılıp atılarak emperyalizme karşı tam bağımsızlık çizgisi benimsenmelidir.

İşte 1 Mayıs’ta işçi sınıfının meydanlarda haykıracağı asgari program budur. Bu program, 15 Mayıs’tan sonraki mücadele hattımızın da çıkış noktası olacaktır.

Dayanışma Meclisi, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde işçi sınıfının mücadelesini selamlar.