Dayanışma Meclisi, emekçi kesimlerin, küçük üretici ve esnafın varoluş koşullarının giderek ağırlaştığı bir dönemde toplanarak görüşlerini kamuoyuyla paylaşmaya karar vermiştir:
- Türkiye’deki iktidar cephesi halkın sorunlarına çözüm üretme kapasitesini tamamen yitirmiştir. Meclis’te görüşülen sefalet ve borç bütçesi bunun sadece son kanıtıdır. Büyük sermayeye faiz ve teşvik transferleri, halka ise tüketim vergileri düşmektedir.
- Uyguladığı sermaye yanlısı neoliberal politikalara kendi saplantılarını da ekleyerek ekonomiyi iyice çıkmaza sokan iktidar, halkı işsizlik ve yoksulluk gündeminden uzak tutabilmek için siyaseti de bir kaosa sürüklemektedir. Ekonomi ve siyasette inşa edilen ahlak-dışı düzen, her türlü yalan ve dolan imalatı üzerinden sürdürülmeye çalışılmaktadır.
- Muhalefet temsilcilerine savrulan ölüm tehditlerinin havada uçuştuğu bu düzende, adalet sistemi de çökmektedir.
- Her türlü iktidar-tarikat örgütlenmesinin altından kirli para/çıkar ilişkileri çıkmaktadır.
- Pandemik krizin yönetiminde tam bir çıkmaza giren ve halka yalan söyleyerek suç işleyen siyasi iktidar, bu krizle katmerlenen istihdam sorunları karşısında da tamamen vurdumduymaz bir tavır sergilemektedir. Pandemik krizi, “ücretsiz izin” denilen aşırı sömürü düzeneğini İş Yasasına sokmak için bir fırsata çevirmeyi dahi “becerebilmiştir”. Pandemi yüzünden işyerleri kapatılanlara ve onların çalışanlarına gelir desteği sağlanmazken, sanayi işçisi başta olmak üzere geniş bir emekçi kitlesi de koronavirüs koşullarında çalışmaya zorlanmaktadır. Kısmi sokağa çıkma yasakları bile bu zorlamaya engel olmamaktadır. Pandemi ile gerçek bir mücadelenin önkoşulu olan iki-üç haftalık tam kapanma ise sermayenin ve iktidarın çıkarlarıyla örtüşmediği için uygulanamamaktadır.
- Pandemi ile yarım yamalak mücadelede olduğu gibi etkin bir aşılamanın da becerilemeyeceği anlaşılmaktadır. Toplumun eşit, ücretsiz ve mümkün olan en kısa sürede devlet eliyle aşılanması bir toplumsal haktır.
- Bütün bu toz duman içinde emekçi kitleler yılgın ve şaşkındır. İktidar partilerinden kopmalar artarken, gidilecek yeni adres konusu bir türlü netleşememektedir. Gerçekte ise, emeğin iktidarını savunan güçlü bir sosyalist sola olan gereksinim her zamankinden daha fazladır. Mesele, sermayenin bugünkü sınırsız tahakküm düzenini geride bırakabilmek; bunu, emekçi kitlelerin birinci gündemi yapabilmektir.
- İşte Dayanışma Meclisi’nin toplumun gündeminde tutmaya çalışacağı temel mesele de budur. Dayanışma Meclisi bir kez daha yüksek sesle söylemektedir: Cumhuriyetçi kitleler ile emekçi kitlelerin emeğin aydınlık Cumhuriyetine doğru yürüyüşünü hızlandırmaktan daha öncelikli bir mesele yoktur.