Dayanışma Meclisi 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100. yıldönümünü kutlar ve antiemperyalist mücadelenin güncelliğini vurgular.
29 Ağustos 2022
Türkiye’de bir süredir Kurtuluş Savaşı’nın siyasi ve askeri bakımdan önemli dönüm noktalarının yüzüncü yıldönümlerini anıyoruz. 19 Mayıs 1919’un, 1919’un tarihi önemdeki Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin, 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun, 1921’de Kurtuluş Savaşı’nın önemli bir kırılma noktasını oluşturan Sakarya Meydan Muharebesi zaferinin 100. yıldönümleri bunların içinde en önemli olanlarıydı.
Bu yıl Kurtuluş Savaşı’nın nihai kapışmasını oluşturan Dumlupınar veya Başkomutanlık Meydan Muharebesi (26-30 Ağustos 1922) zaferinin şanlı 100. yıldönümünü anıyoruz. Bu zafer, 10 gün sonra 9 Eylül’de, İzmir’in emperyalizmin maşası Yunan Ordusu’nun işgalinden kurtarılmasıyla taçlandırılacak önemdeki hızlı askeri sonuçlarının ötesinde, Kasım 1922’den itibaren Lozan barış görüşmelerinin de yolunu açacak ve nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkışının maddi koşullarını sağlayacaktır.
26 Ağustos-9 Eylül 1922 süreci, emperyalizme savaş meydanlarında meydan okumanın ve dünyaya örnek olacak önemde tarihi dersler vermenin nihai aşamasını oluşturmuştur. Kurtuluş Savaşı’nın antiemperyalist karakteri sadece askeri alanda değil daha sonra Lozan’da ve Kuruluş Dönemi’nin siyasi-iktisadi bağımsızlık tercihlerinde de sürekli vurgulanacaktır.
Emperyalizmin Türkiye halkının sönümlenmeyen bu bağımsızlıkçı karakterine düşmanlığının anlaşılır tarihi temelleri bulunmaktadır.
Kurtuluş Savaşı sırasında bile teslimiyetçi çizgilere savrulabilen ama özellikle Kuruluş Dönemi’nin devrimci atılımlarına açıkça karşı duran Türkiye gericiliğinin Kurtuluş-Kuruluş dönemlerine düşmanlığının da tarihi temelleri bulunmaktadır.
Bu zihniyetin 20 yıldır ülkede iktidar olabilmesi, hatta Cumhuriyet ilke ve kurumlarını tasfiye edebilecek bir güce kavuşmuş bulunması, Cumhuriyet sayesinde sınıfsal gücünü pekiştiren sermaye sınıfı ile gene Cumhuriyet’e borçlu olan düzen-içi siyasi hareketlerin Cumhuriyet’e ve kazanımlarına sahip çıkamayacağının açık bir göstergesi olmuştur.
Dayanışma Meclisi işte bu nedenlerle, halkın Cumhuriyet’e sahip çıkmasını artık Cumhuriyetçi birikim ile işçi sınıfı hareketi arasındaki ilişkinin güçlenmesine, “emekçilerin Cumhuriyeti” çizgisinin hedeflenmesine bağlamaktadır.
Bu saptamalar ışığında Dayanışma Meclisi 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100. yıldönümünü kutlar ve antiemperyalist mücadelenin güncelliğini vurgular.