Kategoriler
Haber

Dayanışma Meclisi Nisan Ayı Toplantısını Gerçekleştirdi

Dayanışma Meclisi (DM), 3 Nisan 2021 tarihli toplantısında Mart toplantısından bu yana ortaya çıkan çeşitli gelişmelere dikkati çekmiş ve önümüzdeki dönemle ilgili bazı kararlar almıştır.

– Türkiye son bir ayda pandemik krizin üçüncü dalgasını Avrupa’da en
şiddetli geçiren ülke olmayı başarmıştır! Resmi açıklamalara göre 1 Mart
2021 itibariyle koronavirüs kaynaklı 9.861 vaka ve 69 ölüm görülen
Türkiye’de, 3 Nisan 2021 günü 44.756 vaka ve 186 ölüm saptanmıştır.
Vaka sayısının test sayısına oranı yüzde 18’e yükselmiştir. Bu gelişme, son
bir yıldır yaşanan çeşitli zirvelerin de üstüne çıkıldığını gösteren vahim
bir tabloya işaret etmektedir. İktidarın bu tablonun oluşmasında çok ağır
sorumlulukları bulunmaktadır: Tam kapanmaya hiç yanaşmaması
yanında, Mart ayında tepe noktasına varan kongre trafiğiyle fütursuzca
benimsediği çifte standartlı uygulamaları ve aşılama takvimini bir türlü
tutturamaması gibi anti-sosyal ve sorumsuz politikaları yeterince
öğreticidir.

– Ekonominin durumu da bir ay öncesine kıyasla olağanüstü bozulmuştur.
12 Mart’ta açıklanan ve elbette gene sermayeyi kayıran yeni ekonomik
paketi, 17 Mart’ta TCMB politika faizinin 2 puan arttırılması ve döviz
kurlarının geriye gitmesi izlemiş, bundan iki gün sonra TCMB Başkanının
görevden alınmasıyla ise 2018’den bu yana üçüncü döviz krizinin
yaşanmasına yol açılabilmiştir. Bu kriz, ekonominin geneli kadar Hazine
ve hanehalkı üzerine de çok yüklü maliyetler bindirmiştir. Ülke ve toplum
bir ay öncesine kıyasla daha borçlu ve daha yoksul bir konuma
gerilemiştir.

– Mart sonu itibariyle Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) de sonlandırıldıktan
sonra, emeğin ekonomik durumunda da daha ciddi geriye gidişler
gündemdedir. İşçilerin, KÇÖ yerine “ücretsiz izin” uygulamasının “Nakdi
Ücret Desteği”ne mahkum edilmeleri halinde uğrayacakları ücret
kayıpları önemlidir. KÇÖ’de işçiler brüt asgari ücretin yüzde 60’ı ila yüzde
150’sine kadar yani ayda 2100 TL ile 5.300 TL arasında bir ödeneğe sahip
olabilirken, “Nakdi Ücret Desteği” günlük 47 TL, aylık 1.410 TL’dir. Gerçi
iktidar şimdi büyük bir lütuf (veya utanılacak bir sıkılmazlık) göstererek
hazırladığı torba yasayla günlük “destek” miktarını 50 liraya (yani 90 TL
artışla aylığı 1.500 TL’ye) çıkarmaya hazırlanmaktadır! İşsizlik Sigortası
Fonu (İSF) varlığı 98 milyar TL’ye düşmüş olmasına rağmen, KÇÖ’nün
pandemi süresince sürdürülmesi hatta ödenek tutarının daha anlamlı bir
düzeye yükseltilmesi için yeterli kaynak aslında vardır. İSF kaynaklarının
Hazine’nin iç borçlanma kaynağı ve sermaye teşvikleri için kullanılmasının önüne geçmek yeterlidir. Bugün bu, işçi sınıfının mücadelesinin ana konularından biri haline gelmiştir.

– Kadın cinayetlerinde talihsiz bir sicili olan ülkede AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı alması (üstelik bunu usülüne uygun
yöntemlerle yapmama pervasızlığını göstermesi), Mart ayında hızla
yayılan karanlığın bir diğer veçhesini oluşturmuştur. Buna, HDP’nin kapatılması için yapılan siyasi baskılar sonucunda Cumhuriyet
Başsavcısının bu konuyu AYM’ye götürmesini de eklemek gerekir.

– Mart 2021’de dış politika açısından gelişmeler de hızla olumsuza
dönmüştür. Doğu Akdeniz’den başlayıp Kıbrıs, Girit ve Ege denizi
üzerinden Marmara’ya, Boğazlar’a ve Karadeniz’e uzanan hat üzerinde
emperyalizmin yeni bir kuşatma hareketine girişmesi; AKP iktidarının
Montrö’den çekilebileceği tartışmalarını körüklemesi, Kanal İstanbul
girişiminde kararlılığını göstermeye devam etmesi, Karadeniz’deki ABD
ve NATO varlığının kışkırtıcı varlığına desteğini vurgulaması ve Rusya’ya
karşı Ukrayna yönetimiyle askeri ilişkilerini pekiştirmesi, Suriye’nin
toprak bütünlüğüne aykırı tutumunu sürdürmesi gibi gelişmeler, bölge
barışına hizmet edecek türden değildir.

– Dayanışma Meclisi, 3 Nisan toplantısında, Uluslararası İlişkiler Komisyonu sözcüsünün dış politikadaki gelişmeler üzerine yaptığı sunuş
üzerine kapsamlı bir tartışma da gerçekleştirmiştir. Aynı konu 5 Nisan
Pazartesi akşamı soLTV’de Dayanışma Meclisi Tartışıyor programının da
konusu olarak seçilmiştir.

– Özetle, Mart ayı, toplumsal tabanı giderek daralan iktidarın yeni tutunma
pozisyonları elde etmek için devletin yargı ve kolluk güçleri üzerinden
yürüttüğü sosyal zorlamasını iyice sıkılaştırdığı, faşizan yönelişlerini iyice
su yüzüne çıkardığı bir ay olmuştur. Dış politikadaki pro-emperyalist
konumlanmaları da aynı sıkışmanın uzantıları olarak değerlendirilebilir.

– İç ve dış gündemlerin çok sık değiştiği, ülkede ve bölgede barışçı olmayan
eğilimlerin güçlendiği bir ortamda, Dayanışma Meclisi’nin daha
derinliğine bir tartışma platformuna dönüşebilmesinin koşulları ve
araçları da bu toplantıda tartışılmış ve Dayanışma Forumu başlığı
altında bir dijital dergi çıkarılmasına karar verilmiştir. İki ayda bir
çıkarılması kararlaştırılan bu derginin, DM üyelerinin gündemin önemli
konularına bakışlarını geliştirici ve zenginleştirici olması yanında, okur
kitlelerine de DM’nin nasıl bir demokratik tartışma platformu olduğunun
gösterilmesi bakımından önemli bir işleve sahip olacağı düşünülmektedir.

– DM, faşizan bir gerici rejimin karşısında Cumhuriyetin kazanımlarının
savunulması ve bunların ancak bir Emeğin Cumhuriyeti hedefiyle
bütünleşmesi halinde anlam kazanacağının gösterilmesi bakımından
kendine düşen sorumluluğu yerine getirmeye kararlılıkla devam
edecektir.