Kategoriler
Açıklama

NAFAKAYI “DÜZENLEME”!

BİR KEZ DAHA KADINLARIN KAZANIMLARI, BİR KEZ DAHA LAİKLİK!

28 Ocak 2022

Eşitsizliklerin derinleştiği, adaletsizliklerin sıradanlaştığı, siyasal ve toplumsal yapının dinselleştirildiği AKP iktidarında, kadınların tarihsel kazanımlarına yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Kadın düşmanı karakteri sadece yeni yasal düzenlemelere değil, yıllardır gündelik söylemlerine de sirayet eden siyasi iktidarın kadınlar üzerinden topluma yeni bir tehdit savurmadığı ya da ayar vermediği bir gün dahi geçmiyor. Yine de savrulan tehditlere, koparılan yaygaraya rağmen gazetecisinden şarkıcısına, bilim insanından boşanmak isteyen emekçi kadına kadar Türkiye’ye dayatılan karanlığa kadınlar boyun eğmiyor. 

Torba yasalar, kararnameler, sözleşme feshi derken iktidarın 2022 yılı ajandasındaki ilk Yargı Paketi’nde bu defa nafakanın sınırlandırılması gündeminin yer aldığı son günlerde basında çokça yer buluyor. Süresiz nafakanın ortadan kaldırılması, boşanmanın hızlandırılması, aile arabuluculuk sisteminin getirilmesi gibi kavramlarla kamuoyuna sunularak olumlu bir gelişme havası yaratılmaya çalışılsa da gerçeklerin bununla hiçbir ilişkisi bulunmuyor.

Her şeyden önce iddia edilenin aksine “süresiz nafaka” ya da “ömür boyu nafaka” diye bir şey yoktur. Bir işi olmadığı için genellikle kadına bağlanan yoksulluk nafakası her iki tarafa da bağlanabildiği gibi, tarafların gelirinin belirli bir gelir düzeyinin altında olduğu durumlarda taraflardan hiçbirine bağlanmaz. Ayrıca kadının bir mesleği olduğu halde çalışmaması, devletten başka sebeplerle yardım alması durumunda nafaka talep etme hakkı yoktur. Nafaka alınması durumunda ise kadının çalışmaya başlaması, yoksulluk durumunun ortadan kalkması, bir başkası ile evlenmesi ya da birlikte yaşamaya başlaması halinde yoksulluk nafakası kaldırılır. Kısaca dinci gericilik tarafından nafaka karşısında öne sürülen gerekçeler yalandır. 

Medyada tartıştırıldığı şekliyle mevcut sorun, boşanma sonrası kadının haksız yere süresiz kazanç sağlaması ve nafaka mağduriyetlerinin yaşanması kesinlikle değildir. Kaldı ki buna yönelik hiçbir veri konunun muhatabı devlet kurumları tarafından kamuoyu ya da konunun takipçileri ile paylaşılmamıştır. Nafaka başlığında yaşanan asıl mağduriyet, kadınların tehditlerle nafakadan vazgeçmek durumunda kalmaları, nafaka alan kadın sayısının çok düşük olması, nafakanın geçinmeye yetmeyecek kadar az olması ya da kadınların nafaka ödemelerini alamamalarıdır. 

Söz konusu 6. Yargı Paketinde nafaka süresinin sınırlandırılması ve nafakaların kamu fonlarından karşılanması yönünde yapılması planlanan yasal düzenlemelerle dikkatlerden kaçırılmaya çalışılan bir diğer konu ise iştirak nafakasıdır. Kendisine velayet verilmeyen eş tarafından ödenen ve çocukların 18 yaşına gelmesine kadar devam eden iştirak nafakası, aynı paketin içinde bir bütünmüş gibi ele alınarak kadınların aldığı nafakasının süresiz olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılmaktadır. Yoksulluk ve iştirak nafakasının bir ve aynı şey gibi ele alınmasının altında yatan niyet, çocuk bakımı sorumluluğunu yüzyıl sonra yeniden yasal olarak da kadının üzerine yıkmaktır. Böylesi bir yasal düzenleme, açık ki pek çok kadının maddi ve manevi zarar gördükleri evliliklerini sürdürmek zorunda kalmasına neden olacak, evlilik sürsün ya da sürmesin hem kadınları hem de çocukları mağdur edecektir. 

Nafaka ödemesinin devlet garantisinde olması sosyal devleti anımsattığından kulaklara önce hoş gelse de bu düzende pek çok fonun başına geldiği gibi kamuya getireceği yük bahane edilerek nafaka ödemelerinde keyfi sınırlamalar ve kaldırmalar olmayacağı iddia edilemez. Hatta bazı gerici kabuller ve gelenekler üzerinden belirlenen kriterlerle kadınların hayatının gözetlenmesi ve gerici iktidarın bu düzenlemeyi kadının özel hayatını kontrol etme amacıyla kullanması çok olasıdır. 

2016’dan beri Aile Bütünlüğü, Boşanma Olayları ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun gündeme getirdiği ve önerdiği tüm düzenlemeler kadının toplumsal statüsünü daha da kötüleştiren, devletin ve hukukun laiklik ilkesini hiçe sayan değişiklikler olarak hayata geçirilmiştir. Kadın emeğinin giderek değersizleştirildiği ve kadına yönelik şiddetin tırmandığı AKP döneminde, şimdi de nafaka düzenlemeleri ve aile arabuluculuğu gibi değişikliklerle aslında yapılmak istenen peyderpey Medeni Kanun’dan kurtulmaktır. Kapitalizm ile gericilik arasındaki muhteşem uyum, kadının kamusal haklarını törpülemeye, eğitim ve çalışma olanaklarını daraltmaya, annelik ve aile görevlerini en tepeye yazarak kadını toplumsal yaşantıda önemsizleştirmeye dönüşmüştür. Açık ki AKP’nin Yeni Türkiye tahayyülünde kadınların kul hakkı dışında hiçbir hakkı yoktur ve gündemdeki her yeni düzenleme siyasal islamın sadece fiilen değil yasalarla da Türkiye toplumuna dayatılmasından başka bir şey değildir. 

Neredeyse tüm kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirildiği, kamusal birikimin sermayeye peşkeş çekildiği, kayıt dışı çalışmanın ve ücret gasplarının arttığı Türkiye’de kadının payına düşen, ucuz emek ordusuna katılmak, ev içinde ve dışında her türlü baskı ve tahakküm altında varlığını sürdürmektir. Uygulanan tüm bu emek, kadın ve bilim düşmanı politikaların amacı her koşulda sermaye sınıfının çıkarınadır. Ancak kadınlar bu karanlığa boyun eğmeyeceklerdir. 

Nafakayı kaldırmak mı istiyorlar?

Evet nafakayı kaldıralım! 

Yüzde 30’un altında olan kadın istihdamını, herkesin çalışma hakkını anayasal olarak garanti altına alarak yüzde 100’e çıkaralım ve nafakayı kaldıralım! 

Her mahalle ve işyerine ücretsiz, güvenli kreşler açalım ve nafakayı kaldıralım! 

Eğitimin nitelikli, bilimsel ve laik olmasını ve herkesin bu eğitime parasız olarak ulaşmasını sağlayalım ve nafakayı kaldıralım!

Herkes oturduğu evin sahibi olsun ve nafakayı kaldıralım! 

Suyu, elektriği, doğalgazı ücretsiz yapıp yoksulluğu bitirelim ve nafakayı kaldıralım!

Kadına yönelik şiddeti yaratan eşitsizlikleri ve sömürüyü sonlandıralım, bireyci değil toplumcu anlayışı hakim kılalım ve nafakayı kaldıralım!!

Kısaca nafakayı kaldırmak gerici iktidarın harcı değildir! Nafakayı bu ülkede kaldıracak yegane güç emekçilerin sosyalist iktidarıdır!

Dayanışma Meclisi
Kadının Toplumsal Eşitliği Komisyonu